29 Kasım 2013 Cuma

İnsan Yükü Ağırdır Demiştin, Sen Benim Kanatlarımsın..

Babam ve Oğlum, Issız Adam, Dedemin İnsanları gibi filmleriyle büyük ilgi toplayan Çağan Irmak’ın, senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği ve eleştirmenlerden tam not alan “Tamam Mıyız?” vizyonda!

Hayatta hiçbir şey tesadüf değil, her şeyin bir sebebi var.. Tıpkı Temmuz ve İhsan’ın yollarının mucizelerle kesişmesi gibi..

Hayatındaki seçimleri Temmuz’u babası ile karşı karşıya getirir, maddi hiçbir destek beklemeksizin kendi hayatını yaşamak isteyen ve evinden ayrılan Temmuz, ruhunu meslek olarak seçtiği heykeltıraşlıkla arındırır. Hayatını devam ettirmek için çocuk romanları için çizerlik yapan Temmuz’un hayatı, sevgilisinden aldığı bir e-mail ile allak bullak olur. Sevgilisi tarafından terk edildiğini öğrenen Temmuz aynı zamanda da işini kaybetmiştir .Hayatı ile yüzleşen Temmuz, dibe vurmuş, yaşama küsmüştür. İhsan ise, bedensel dezavantajı sebebiyle, hayatını annesine bağlı yaşamak zorunda genç bir adamdır.  Gerçekleştiremeyeceği hayallerinin yanı sıra annesinin sırtında bir yük olmaktan da mutsuz olan İhsan’ın kurtuluşu ile ilgili tek bir fikri vardır. Ta ki Temmuz’la karşılaşana dek.. Temmuz ve İhsan hayatlarının çöküşünde, dibe vurdukları bir anda karşılaşır ve bu karşılaşma Temmuz’u hayatı, sanatı, umudu yeniden tanıyacağı, İhsan’ı  ise hayata yeniden tutunacağı bir dostluğa, başlangıca sürükler. . Farklı iki yaşamın birleşmesine sebep olan bu tesadüfî buluşma Temmuz’u İstanbul’un hiç bilmediği bir köşesine ve hiç tanımadığı bir ailenin içine sokacaktır.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

27 Kasım 2013 Çarşamba

Lotte Mullan - Valentine Song

Bunu Blogumda Paylaşabilirim. Hürriyet Benim.

Hürriyet; gündeme dair cesur bir projeyle karşımızda. TBWA\ISTANBUL'un hazırladığı proje kısa zamanda oldukça ses getirdi. Din, dil, ırk, cinsiyet ayırt etmeden bireysel özgürlükleri konu alan projenin amacı Türkiye'nin dört bir yanından insanların hürriyetlerini dile getirmeleri ve seslerini duyurmaları...

Bu proje katılımcıların kendi hürriyetlerini anlatmaları için tasarlandı, katılımcılar videolarını oluştururken ilham versin diye de bir film hazırlandı.
 
Hürriyet, herkesi kendi hürriyet cümlelerini yazmaya ve hürriyet şarkılarını yaratmaya davet etti. Kullanıcılar içinde kendi fotoğraflarının da olduğu hürriyet filmleri yaratabiliyor ve bu filmleri sosyal medyada dilediğince paylaşabiliyor. Ayrıca seçtikleri mesaj ve fotoğraflarından oluşan bannerı hurriyet.com.tr sayfalarında yayınlanıyor. Kısaca proje tamamıyle interaktif bir proje olarak kurgulandı. www.hurriyetbenim.com üzerinden ilham verici videoyu seyredebilir, kendi video ve bannerınızı yaratabilirsiniz.

"Hürriyet Benim" filmi, daha TV’ye çıkmadan viral olarak sosyal medyada gösterildi ve çok kısa sürede yayılarak; sosyal medyada konuşulmaya ve paylaşılmaya başlandı. Kullanıcıların katkılarıyla yapılan klipleri Twitter'dan #hürriyetbenim hashtag'iyle takip edebilirsiniz.

Ben de kendi videomu oluşturdum ve benim için hürriyetin ne demek olduğunu anlattım. İzlemek için; http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/25079221.asp#95D0A613-74B6-4587-9D16-0ED2668C4E2F

Bir boomads advertorial içeriğidir.

1 Kasım 2013 Cuma

Yağmur Şıklığı

Tchibo her hafta yenilenen temaları, modayı kaliteyle bütünleştiren ürünleri ve lezzetli kahveleriyle sevdiğimiz markalardan biri.

Bir Tchibo mağazasına girdiğinizde sizi karşılayan harika bir kahve kokusu duyuyorsunuz. Ürünlere bakmak için sabırsızlansanız bile kahve standının önünden güç bela ayrılıyor ve ürünlere doğru yöneliyorsunuz. Ürünlerin hemen hemen hepsi keyifli renklerde ve tarz ürünler. Üstelik hepsi birbirinden kaliteli ve dayanıklı. Tchibo ürünlerinin kalitesi, alanında uzman kişiler tarafından çok sıkı ve acımasız testlerden geçiyor ve sadece testi geçebilenler satışa sunuluyor.

Gelelim Tchibo’nun bu haftaki temasına; Yağmur Zamanı. Evde battaniye altında bir fincan kahveyle camdan yağmuru izlemek çok zevkli, evet. Ama yağmurda dışarı çıkma özgürlüğü bambaşka bir zevk. Su ve kir geçirmeyen doğayla dost Ecorepel ürünler, su ve kir tutmayan BIONIC FINISH ECO malzemeden kumaşlarla yağmur çamur demeden sokağa çıkmaya hazırsınız!

Yağmur Zamanı temasındaki tüm ürünler birbirinden güzel ama yağmur kıyafetlerinde şıklığından ödün vermeyenlerdenseniz içinizi açacak ve cam önünde “Yağmur yağsa da yağmurluk giysem!” diyerek beklemenize sebep olacak onlarca ürünü bu temada bulabilirsiniz.

Yağmur Kıyafetleri denince akla ilk gelen yağmurluk oluyor tabii. Bele hafif oturan, kırmızı ve lacivert renk seçenekleriyle şık bir yağmurluk arıyorsanız, buldunuz bile! Yağmurluk, çizmesi olmadan bir hiç. Uzun fermuarlı, siyah bir Yağmur Çizmesiyle de kombinasyonunuzu tamamlarsanız, yağmurlu sokaklar birer podyum, siz bir model olup çıktınız demektir.

Yağmur Zamanı temasında bunlardan başka birçok ürün daha bulunuyor. Daha ayrıntılı incelemek için Tchibo.com.tr’ye tıklayıp, keşfe başlayabilirsiniz. Aynı zamanda 444 28 26 numaralı Telefonla Sipariş Hattı’ndan da alışveriş yapabilirsiniz. Şöyle keyifli bir alışveriş yapıp, sonrasında da kahveyle yorgunluk atmak isteyenleri, çalışanlarının yüzünden gülümseme eksik olmayan Tchibo mağazalarına davet ediyor ve ekliyorum yeni temalardan herkesten önce haberdar olmak için Tchibo Facebook (https://www.facebook.com/tchiboturkiye) sayfasını beğenebilirsiniz. Keyifli alışverişler!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

9 Ekim 2013 Çarşamba

ATAM' A... 2002 den kalma bir yazım..

Ağlıyor için için kan ağlıyor. İçimiz kan ağlıyor senin için. Gittiğin o kara günden beri dinmiyor gözyaşları, sevmiyor kalbimiz artık sensiz olmayı. Gittin çok erken gittin bize yaşamla anlaşmayı öğretmeden bizde seni anlayamadan gittin çok uzaklara….
Mavi gözlerini hiç görmedim. Hiç yelken açmadım gözlerinle okyanuslara. Sadece hayal edebildim seni beni ve okyanusları.. Üzerime yağmurlar yağmaya başladığı zaman hiç kaçamadım, hiç sığınamadım senin kucağına hep ıslandım, ürperdim, ağladım, kan ağladım. Etrafında poyraz rüzgârları estiği zaman sen hiç onlara uymadın. Hep tatlı bir meltem gibi sessiz, sakin ve kararlıydın. Poyraz gibi birden sinirlenip hemen sönmedin darmaduman etmedin her yeri… Sen bana ağlamayı öğretmedin ama şimdi sadece gözlerim değil içim de en kuytu köşelerimde kan ağlıyor. Sadece sen yoksun diye değil, senin yokluğun da ben ne oldum ne oluyorum ve ne olacağım diye. Poyraz rüzgârlarına yenik düşmüş bir kuru yaprak mı yoksa kökleri ile toprağın daha önce hiç dokunulmamış yerlerine dokunan bir çınar ağacımı olacağım.
Senin yokluğunda birbirimizde çatışır olduk. Senin yokluğunda senin arkandan konuşur olduk, seni hiç görmediğimiz  seninle hiç konuşmadığımız halde.. Yaşamla anlaşmayı öğrenmeden yaşamla savaşmayı öğrendik. Adaletin yerine suçlamayı, sevginin yerine kin ve nefreti, dostluğun yerine kavga etmeyi öğrendik. Görüyor musun yokluğunda ne kadar değişmişiz nasıl uymuşuz poyrazlara, kuru yapraklar gibi savrulmuşuz tutarsızca…
Sen siyahın içinde beyazı bulmayı öğrettin, bizde maviden sarıdan yeşilden siyahı bulmayı öğrendik. Unutmadan biz taklit etmeyi öğrendik, çalışmayı unuttuk. Batıyı kendi soframıza, tarlamıza alın terimize işledik batıyı biz yaptık. Batı olduk doğuyu unuttuk. Güneşi hep battığı yerden gördük doğuya hiç bakmadık. Doğmadık her sabah güneşle, her akşam güneşle biraz daha battık. Ufuğa hiç dokunamadık rüyalarımızda bile… Tam yaklaşmışken hep uyandık, hep uyandırıldık. Gün geçtikçe ufka, masmavi, denizlere, limanlara hasret kaldık istemeden zorla…


Hadi aç artık o mavi gözlerini izin ver senin gözlerinde kalmama, okyanuslara açılmama gözlerinle.. Ağlıyor için için kan ağlıyor. İçim kan ağlıyor.. İçim kan ağlıyor…Ağlıyor içim kan…

27 Eylül 2013 Cuma

Çok sevdiğim bir çalışma daha...


Merhaba severek yaptığım bir çalışmamı daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Adı ne mi? adını da sizden aldığım dönüşlere göre koymayı düşünüyorum ne bilim belki bu konuda bana yardımcı olursunuz.

Benim gördüğüm sizin gördüğünüz...


Merhaba siz değerli takipçilerimiz sizlerle görüşmeyeli uzun bir zaman oldu ve elime fırçamı alarak tekrar aranıza döndüğümü bildirmek isterim. Ve karşınızda yeni tablom...

3 Haziran 2013 Pazartesi

Bu ülke hepimizin....

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli
ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!"


Nazım Hikmet RAN.

29 Nisan 2013 Pazartesi

Ah Bine-l Aşk..

Ah Bine-l Aşk..

Sen benim hüzün yanımsın. Güneşin vurmadığı gölgede kalan yanım. Kimselerin bilmediği kendime sakladığım. En çok ayazda kalmış olup da rüzgara savuramadığım, alıp alıp defalarca sineme sardığım yanımsın. En çok kanayan yarama sarmaya çalıştığımsın. Sardıkça kanayan kanadıkça sardığımsın…
Sen benim hüzün yanımsın. Her doğan günle bir kez daha ümidimi yıkan tarafımsın. “Olmadı olmayacak” dedirten hain düşmanımsın. “Ah çıksa gelse şimdi…” diyecek kadar kendimi kaptırdığım saflığımsın. “Çıksa ve gelse, alsa ve götürse…” diye çırpan kanadımsın. Ve her defasında kendime kırk kez söyleyip kırk kez yanıldığımsın.

Sen benim hüzün yanımsın. Söküp atamadığım umut çiçeklerini gömdüğüm toprağımsın. Bahar gelir yeşerir diye yağmur, çamur, kar kış demeden suladığımsın. Olur da bir gün açarsın diye beklediğim sevdamsın. Sevda çiçekleri açar mı bilinmez ama umuduna umudumu bağladığımsın.
Sen benim hüzün yanımsın. Dar vakitte bulup tez zamandaki kaybımsın. “Ne olur kal benimle” dedirtecek kadar yalvardığımsın. “Sensiz hayatı istemiyorum” diyecek kadar uçurumdan kendimi attığımsın. Geceyle gündüzümü, yanlışla doğrumu karıştıran arafımsın. Sahi sen benim soldan soldan vuran yanımsın.

Sen benim hüzün yanımsın. Sensizken anlamını yitirdiğim hayatımsın. Bütün kelimelerime yüklediğim anlamsın. “Sen” diye başlayıp da bitiremediğim üç noktamsın. “Sen, sen ille de sen” diye durup durup nefes aldığımsın. “Sen varsan ben varım” dedirtecek kadar kendimi hiçe saydığımsın. Kaderi kaderime yazılsın diye her gün Yaradana yalvardığımsın. Aklımda, yüreğimde ve duamda olansın.

Sen benim hüzün yanımsın. Bakışına hasret kaldığım, sesine özlemle bağlandığımsın. Özlemim, hasretim, bakmaya doyamadığımsın. Bahtıma doğanımsın. Olmazsa olmazsımsın. Nefretim, öfkem, kinim, sevincim, umudum, düşüm, rüyam, hayalim ama en çok ağlatan, en çok da kanatansın… Sen tarifi imkansız aşkımsın. Can'sın… Can'dansın… Varlığı cennet, yokluğu cehennem olan, azabına bile gönül verdiğim.. Yaşamaya niyet, ölüme sebep olan en güzel yaramsın.. Yar'sın..

                                                                                                            Yusuf DUMAN

16 Nisan 2013 Salı

Karanfil ve Sardunya Yetiştirmek..

 Karanfil 'in sulanması

İyi ve kaliteli karanfil yetiştirmek için sulamaya önem verilmesi gerekir. Karanfil bitkisi düzenli sulanmak ister. Düzenli sulama çiçek kalitesini artırır. Ancak dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Karanfil bitkisi sulanırken eldeki imkânlardan yararlanılır. Her türlü sulama sistemi kullanılabilir. Sulama toprağın yeterince ıslanmasını sağlamalıdır. Ancak ikinci sulamaya kadar toprağın biraz kurumasına izin verilmelidir. Eğer toprak sürekli ıslak tutulursa bitki kökleri zayıflar. Boğum araları uzar, dolayısıyla çiçek kalitesi düşer.Genel olarak karanfil bitkisi yaz aylarında 3 günde, kış aylarında ise 10-15 günde sulanabilir.


Sardunya' nın Sulanması

Yaz aylarında ise bitkinin suya olan ihtiyacını tamamen gidermek için haftada en az iki kere sulanmalıdır.Su bitkinin her bölümüne ulaştırılmalıdır. Sulanmadan sonra bitkinin tabağında su kalmamasına çok dikkat edilmelidir. Bitkiyi sularken kullanılan kap her sulamada aynı ölçüde olmalıdır.Sulamalar aynı günde ve aynı miktarlarda su ile yapılmalıdır. Sardunyada çok büyük bir değişiklik görülmediği sürece sulanmada kullanılan kap, ölçü ve su miktarı değiştirilmemelidir. Bitkiye kış aylarında musluktan aldığımız soğuk çeşme suyunu vermemeliyiz. Verdiğimiz su oda sıcaklığında olmalıdır.Sık sık saksı değiştirmek, büyük olan saksılar sardunya'nın gelişmesine çok büyük engellerdir

4 Yapraklı Yoncayı Bulmak Dileğiyle..



Dört yapraklı yonca bütün kültürlerde iyi şansın sembolü olarak kabul edilir. Hıristiyanlık inanışında Havva'nın cennet bahçesinde elinde dört yapraklı yonca ile dolaştığı kabul edilir. Yoncaya çok daha eski kültürlerin batıl inançlarında da rastlanıyor. 
İrlanda efsanelerinden ve Sezar zamanından kalma yazılardan bu inanışın kökeninin İngiltere'ye, Galler'de yaşayan Keltler'e kadar uzandığı anlaşılıyor.

Bu toplumda Druid adı verilen bir grup, Güneş'e tapıyor ve ayinlerini yılda birkaç kez, Galler'in sık meşe ormanlarında toplanarak yapıyorlardı. Bu sırada kişiler arasındaki anlaşmazlıkları da sorgulayarak çözüm yolları buluyorlar, ölümcül derecede hasta olanlar ve çıkması beklenen bir savaşta ölüm tehlikesi ile karşılaşacak olanlar için insan kurban ediyorlardı.

Druid rahipleri her ne kadar kurban olarak daha önce suç işlemiş olanları tercih etseler de arada masum insanların da sazdan yapılmış büyük kafeslere konularak ateşe verildiği oluyordu. Dini bakımdan kurban edilen kişinin ruhunun bozuk ahlaklı olduğuna ve ölümden sonra yeni doğacak bir bebeğe geçtiğine inanıyorlardı.

Druidler ayrıca ökseotunun aile içinde uyumu sağladığına, dört yapraklı yoncanın ise kişiye çevresindeki bozuk ahlaklı ruhları, şeytanı ve cinleri görme yeteneği verdiğine, yoncanın sihirli gücü sayesinde şeytanın kovulabildiğine inanıyorlardı. Bu nedenle insanları kurban etmeden önce ökseotu filizleri topluyorlar, yerlerde dört yapraklı yoncaları arıyorlardı. Yani inanışın kökeninde dört yapraklı yoncanın uğurundan çok, kötü ruhlara karşı olan sihirli gücü yer alıyordu ama ne yazık ki yoncanın dört yapraklısı da tabiatta çok nadir olarak bulunuyordu.

Günümüzde bitki kültürü ile uğraşanlar, sadece dört yapraklı yoncaların ürediği tohumları geliştirmeyi başarmışlardır. Ancak efsane devam etmektedir, insanlar bahçelerinde milyonlarcası yetişebilirken, hala kırlarda uğur getireceğine inandıkları dört yapraklı yoncayı heyecanla aramaya devam etmektedirler.

Yoncanın dört yaprağının da ayrı birer anlamı vardır. Birinci yaprak ümidi, ikincisi imanı, üçüncüsü aşkı, dördüncü yaprak ise şansı simgeler. Tabiatta çok nadir bulunan işte bu dördüncü yapraktır

13 Nisan 2013 Cumartesi

Tabletteki Hürriyet değil, tablete özel Hürriyet

Hürriyet, Türkiye’nin en çok okunan gazete uygulaması Hürriyet E-Gazete’den sonra Hürriyet Tablet uygulamasını da hayata geçirdi. “Tabletteki Hürriyet değil, tablete özel Hürriyet” sloganıyla tanıtılan ve Apple Store’da 1 numaraya yerleşen bu yeni uygulama kullanıcılar tarafından oldukça beğeniliyor.

2011 yılının Mart ayında hayata geçirilen Hürriyet E-gazete uygulaması bugün, Türkiye’nin en çok okunan tablet gazetesi olmayı başarmış durumda. Toplamda ücret ödeyen abone sayısı 16 bine ulaşarak, ücretsiz rakiplerinin ulaştığı rakamları geride bırakırken; Hürriyet okurları, E-Gazete uygulamasını günlük 50 bin, haftalık 350 bin kez ziyaret ediyor.

Tablet okurunun beklentisinin farklılaşması ve ilgi alanlarının değişmesiyle, okurlar artık okuduğu haberin videosunu da izlemek, farklı spor dalları hakkında analizler okumak, dünyadan ilginç fotoğraflar görmek, içeriği 'parmağının ucunda' hissetmek istiyor. Hürriyet Tablet uygulaması tam da bu beklenti ve ihtiyacı karşılamaya yönelik hazırlanmış bir uygulama.

Bir haftadır Apple Store’da en çok indirilen uygulamalar arasında 1 numarada yer alan Hürriyet Tablet’te, Manşet, Güncel, Ekonomi, Spor, Kelebek, Seyahat bölümlerinin yanı sıra Cumartesi ve Pazar eklerinin bambaşka yorumları yer alıyor. Günün videosu ve foto galeriler oldukça beğenilirken, HTML5 tabanlı bir uygulama olduğu için reklamverenler için de oldukça cazip.

Tablet bilgisayarların tüm olanaklarını kullanan yeni Hürriyet Tablet uygulaması, App Store ve Android Market’te, ücretsiz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

6 Nisan 2013 Cumartesi

Hayalsiz, anısız bir derinlik..

Anılarım, hayallerim, hayal kırıklıklarım,
Hepsi bir gün terketti beni,
Başka bir şehre yerleştiler,
Gidemediğim, göremediğim
Uzak bir şehre,

Uzaklıklar geldi sonra,
Uzadıkça uzadılar,
Ne kadar acıttılar içimi,
Ah desem sesi mi duyan olmayacak kadar da uzağa yerleştim
Başka bir gün de ben..

Orada yaşlanacaktım,
Hayallerim, anılarım yoktu zaten çekmecelerimde,
Denizden dalga sesi gelmiyordu,
Dışardan çocuk sesi de..

Derinde idi nasıl bir derinlik,
Benim içim kadar karanlık bir derinlik,
Sessizdi kendini dinlemenden bile daha sessiz,
Hayalsiz, anısız bir derinlik..

DFA



1 Nisan 2013 Pazartesi

İstanbul'u Yaşıyorum, İstiklal'de...


















İstanbul'u yaşıyorum, İstiklal'de...
Yağmur serpintisinin eşliğinde,
Elimde şemsiyem, gidiyorum, 
Ben buradayım, geliyorum diyen o sese..
O güzel Tramvay seslerinin içerisine.

Bir o geliyor, bir diğeri..
Cezbediyor, aşık ediyor kendine..
İstanbul'u yaşıyorum, İstiklal'de..


Merhaba, her ne kadar bir Ankara'lı olsam da seviyorum İstanbul'u orada yaşarcasına.. İçimden gelen İstanbul yansımasını paylaşmak istediğim yine siz sevgili obilirobilmez takipçileri ile umarım beğenirsiniz. 

30 Mart 2013 Cumartesi

Eymir Gölü Sizi Şehrin Stresinden Kurtarmak İçin Bekliyor


Herkese merhaba,

Sizler için Ankara'nın son hava durumu tahminlerine baktım veeee 22°C sıcaklıklara ulaşacak muhteşem bir Pazar günü bizleri bekliyor olacak şimdiden müjdesini vermek isterim :) (Yatcaz kalkcaz sabah olcak Pazar olcak )Eee tabi Pazar gününü evde pinekleyerek geçirmek istemiyoruz dediğinizi duyar gibiyim belki plan yapmamışsınızdır hani bir fikir öneri olsa iyi olurdu dersenizz işte size süper bir öneri..

Ankara'nın trafiğinden, gürültüsünden, patırtısından, kalabalığından kurtulmanız ve doğa ile baş başa olabileceğiniz, huzur ve bir günde olsa sağlık bulabileceğiniz bir yer Eymir Gölü... Hadi giyin eşofmanlarınızı ve sabahın ilk ışıklarında koyulun yola, istikamet Eymir Gölü! İlk geldiğinizde temiz hava ile dolmuş ciğerler için kısa bir yürüyüş ve muhteşem bir kahvaltı (off off ) mükemmel olacaktır.. Kahvaltı sonrasını söylememe gerek yok sanırım :) Doğal güzelliği ile Eymir sizlerle olacaktır...

Tabi daha önce gitmemiş olabileceğinizi de düşünerek, geçen haftalarda o bilir o bilmez ekibi olarak gittiğimizde çekmiş olduğumuz Eymir Gölü manzarasına ait fotoğrafları paylaşmaktan mutluluk duyarız...

İyi pazarlar, sağlıklı yaşamlar.. 

2013 Nisan Ayı Kongreleri..



X. Ulusal Çocuk Acil Tıp ve Yoğum Bakım Kongresi

3 Nisan - 7 Nisan 2013Antalya
http://www.catyob2013.org/

International Workshop on Laparascopic Inguinal Hernia Repair in Children

5 Nisan - 6 Nisan 2013İstanbul
http://www.inghernia2013.com/

25. Ulusal Nükleer Tıp Kongresi

6 Nisan - 10 Nisan 2013Antalya
http://www.untk2013.org/

5. Uluslararası Ürojinekoloji Kongresi

6 Nisan - 7 Nisan 2013İzmir
http://www.urogyn2013.com/

35. Pediatri Günleri ve 14. Pediatri Hemşireliği Günleri

9 Nisan - 12 Nisan 2013İstanbul
http://www.pediatrigunleri2013.org/

IV. Ulusal Haseki Tıp Kongresi

11 Nisan - 14 Nisan 2013,
 http://www.hasekigunleri2013.org/

1. ULUSAL PROBİYOTİK PREBİYOTİK VE FONKSİYONEL GIDALAR KONGRESİ

11 Nisan - 13 Nisan 2013Antalya
http://www.ppd2013.org/tr/

10. Türk Romatojoli Sempozyumu

11 Nisan - 14 Nisan 2013Muğla
http://www.turkrom2013.org/

21. Ulusal Neonatoloji Kongresi

14 Nisan - 17 Nisan 2013Antalya
http://www.neonatoloji2013.org/

10. Ulusal Hemofili Kongresi

14 Nisan - 17 Nisan 2013İzmir
http://hemofili2013.org

12. Çapa Gastroenterohepatoloji Günleri

18 Nisan - 20 Nisan 2013İstanbul
http://www.capagastro2013.org/

World Health and 3rd Age Tourism

19 Nisan - 23 Nisan 2013İzmir
http://www.dunyasaglikve3yasturizmi.org/

9. Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Kongresi

19 Nisan - 23 Nisan 2013Antalya
http://www.travma2013.org/

20. Ulusal Kanser Kongresi

19 Nisan - 23 Nisan 2013Antalya
http://www.ukk2013.org/

12. Ulusal Hemşirelik Öğrencileri Kongresi

19 Nisan - 21 Nisan 2013Konya
http://www.uhokkonya.org/

3. Ulusal Multidisipliner Aile Hekimliği Kongresi

20 Nisan - 23 Nisan 2013Antalya
http://www.ailehekimligi2013.org/

VI. Plastik Cerrahi Asistan Okulu

20 Nisan - 27 Nisan 2013Antalya
http://www.plastikcerrahiokulu.org/

1. Ulusal Doğal Doğum Kongresi

24 Nisan - 26 Nisan 2013İstanbul
http://www.dogaldogumkongresi.com/web/

Ortopedi İstanbul Buluşması

24 Nisan - 27 Nisan 2013İstanbul
http://2013.istanbulusmasi.org/

I. Uluslararası Ortadoğu Jinekolojik Endoskopi Kongresi & V. Ulusal Jinekolojik Endoskopi Kongresi

24 Nisan - 28 Nisan 2013Antalya
http://www.mesge2013.org/


27 Mart 2013 Çarşamba

Polenler..

Asteraceae familyası polen morfolojisi fotoğraflama

Pineceae familyası polen morfolojisi fotoğraflaması

Asteraceae familyası polen morfolojisi fotoğraflama

Violaceace familyası polen morfolojisi fotoğraflaması

Bu yukarıda resimlerini gördüğünüz güzellikler aslında polenlerin mikroskop ile görüntülenmiş hali:)

Palinolojiye merak sarıp bir zamanlar çeşitli bitkilerin polenlerini inceleme ve görüntüleme fırsatı bulmuştum sizle de paylaşmak istedim. Hepimizi bahar geldiğinde hasta edebilen polenlerin laboratuvar ortamında boyanmış  halleri :)

24 Mart 2013 Pazar

Bu nedir?



       Evet şimdi sizlere bir sorum var, bu resim de gördüğünüz cisim sizce nedir?

Çikolatalı Şarlot..


Haftanın vermiş olduğu sıkıntı, dert hepsini atmak için siz de  ben gibi hafta sonunun gelmesini bekliyorsunuz değil mi?  Kendinize hafta sonu ödülü olarak bence Çikolatlı şarlot armağan edebilirsiniz:)

Ben Kızılay su cafe de denedim, siz de bence deneyin derim:)

20 Mart 2013 Çarşamba

Galata Kulesi...



















Merhaba, uzun bir aradan sonra yaptığım bir tablomu sizlerle paylaşmak istiyorum..


Çoğu insan gibi bir İstanbul aşığı olan ben, bu aşkımı uzaktan yaşamak zorunda kalıyorum. Tabi bu durum beni üzüyor elbette ama! buraya olan aşkımı asla körleştirmiyor adeta daha da körüklüyor.  Ara vermek zorunda kaldığım hayal dünyam, benim yansıyan yüzüm  olan resme, aşık olduğum şehrin muazzam güzelliği ile beni etkileyen Galata Kulesi ile başlamak iyi geldi diyebilirim :) 

13 Mart 2013 Çarşamba

Samsung Galaxy S2 Google Maps Sorunu ve Çözümü

Merhaba, Samsung Galaxy S2 telefonumda yaşadığım bir sorundan ve çözümünden bahsetmek istiyorum. Çünkü bu sorun hakkında internette pek bir çözüme rastladığımı söyleyemem. Çok uzatmadan sorundan ve çözümünden bahsedeyim.

Yağmurlu bir günde, arkadaşımın benden bir adresin tarifini sormasıyla telefonumdan Google Haritaları uygulamasının açmamla farkında vardığım ve rahatsız olduğum sorunun belirtileri şöyleydi : Haritanın sürekli olduğu yerde sayfasını yenilemesi, istediğim adresi göstermemesi, telefonu kapatıp açmama rağmen aynı hataları tekrar etmesi ve imlecin bulunduğu yerde takılması.

Çözüme ilk olarak şöyle ulaşmaya çalıştım : Telefondan google maps uygulamasını tamamen sonlandırdım ve uygulamayı tekrar çalıştırdım. Evet sorun düzelmişti ve istediğim yere  sorunsuz gidiyordu, yönlendirmeyi alabiliyordum ki, uygulamayı kapatıp yeniden çalıştırdığımda aynı hatanın devam ettiğini, sadece geçici bir çözüm yolunun bu olduğunun farkına vardım.

Bu sorun böyle devam edemezdi ve araştırmaya koyuldum. Çıkan sonuçlardan çoğu denenmiş ama çözümsüz ve gereksiz şeyler yapılmasını söylüyordu. Son bir araştırma yaparken google maps uygulamasının yeni bir versiyonunun olduğunu farkettim ve mevcut 5.5 olan google maps uygulamamı 6.14.3 versiyonuna yükselttim. 

Sonuca baktığımızda hem görsel olarak bir değişim söz konusuydu hem de yeni sürümde her hangi bir sorun yaşamadığımdı. Sizlerde eğer telefonunuz, tabletiniz android tabanlı ise hangi model olursa olsun google maps versiyonunuzu yükseltebilir ver daha güncel kalabilirsiniz...

Yenilikler


* 3B binaları ile * detaylı haritalar

* Sesli rehberli turn-by-turn GPS navigasyon
* Sürüş, toplu taşıma, bisiklet ve yürüyüş yönleri
Tıkanıklığı önlemek için * Canlı trafik bilgileri
* Yerel arama ve işletme yorum
* Google Maps Street View

Versiyon 6.14.3 için tıklayınız...

9 Mart 2013 Cumartesi

Mum Pastel Boyalarla Eriyen Tablo..


Boyaları tuale yapıştırıyoruz.


               Saç kurutma makinesi ile ısıtmaya başlıyoruz.



Mumlu pastel boyalardan yaptığımız tablomuz, yapması oldukça kolay ve çıkan şekiller ile kesinlikle büyüleniyorsunuz, bu acemiliğime gelmesine rağmen çıkan sonuçtan oldukça memnun olduk ve sizlerle paylaşmak istedik...




Hyundai'den Mart Ayı Boyunca Özel Avantajlar

8 Mart Dünya Kadınlar Günü çerçevesinde herkesi bir Hyundai sahibi yapacak olan üstün satış avantajlarıyla birlikte teknoloji harikası yepyeni modellere ulaşmak çok daha kolay olacak. Mevcut satış destekleri yanında, her meslekten kadınlar için i20 ve i30 modellerinde ek dosya masrafı ödemeden düşük faizli kredi imkanları sunuluyor.

Hyundai Kredi’nin düşük faizli ve 60 aya varan vade seçenekleri Mart ayında da devam ediyor olacak. Tüm müşterilerine üstün fırsatlar sağlayan Hyundai Kredi, yüzde 0,70’den başlayan oranlar sunarken ayrıca Hyundai’den yeni araç alacaklar “Şimdi Al, Ağustos’da Öde” ya da bir başka deyişle “Şimdi Kullan, Yaz Sonunda Öde” imkanına da sahip olacaklar.

Hyundai, ix35 modelini düşleyen müşteriler de 3-60 ay arası tüm vadelerde yüzde 0,79 kredi oranıyla desteklenecek. 2013 modeller için takas desteğini de unutmayan Hyundai, avantajlarına Elantra modeliyle devam ediyor. Sadece Elantra modeli için geçerli olmak üzere 30 bin TL, 36 ay kredi için yüzde 0,59 oran sunan Hyundai Kredi, böylece müşterilerine tüm rakiplerinden çok daha avantajlı fırsatlar sağlamış oluyor.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın.

hyundai-kadinlar-gunu
Bir bumads advertorial içeriğidir

8 Mart 2013 Cuma

Trend Sokağı Hediyeleri...



                         Trend Sokağı blogu sahibesi de bizler için bir çekiliş düzenlemiş.

Bence bir bakın derim:)


http://trendsokagi.blogspot.com/2013/02/ilk-cekilisimmm.html?spref=fb

6 Mart 2013 Çarşamba

Liebster Award (Bende Mimlendim)



Ben kendi kendimi mimlemek ile uğraşırken, http://inturkey35.blogspot.com blogu sahibesi beni mimledi, teşekkür ediyorum.


 Sorularını cevaplıyorum,

1. Yabancı dil biliyor musun?

Evet biliyorum ( İngilizce)


2. En son okuduğun kitap hangisidir? 

Kevin Guilfoile nin " Klon" adlı kitabını okuyorum, kesinlikle tavsiye ederim.


3. Sinema mı tiyatro mu? 

Tabi ki Tiyatro, Tiyatro sahnesi dokunabildiğin hayatlardır bence..


4. Rüyaların renkli mi?

Evet bunu 5-6 yıl önce farkettim. 


5. Yaptığın en çılgınca hareket nedir? 

Çılgınca şeylere pek alışkın değilim :)


6. Bir hayvan olsaydın kim olurdun?

Elbette köpek olurdum.


7. Çocukken en çok neyden korkardın?

Yüksekten hala da çok korkarım.

8. Mesleğin nedir?

 Araştırmacıyım ( kanser genetiği üzerine çalışıyorum).


9. Bu ülkede olmasa başka hangi ülkede doğmak isterdin?

Bunu bilmiyorum yine yine de hep Türkiye hiç düşünmedim.


10. Totem gibi kullandığın ve en çok sevdiğin eşyan var mı?

Annemin hediye ettiği bileziğim.


11. İlk kullandığın makyaj ürünü hangisiydi?

Mavi bir far :)


Kendim ile ilgili 11 gerçeğe geldi sıra, bu biraz zor olucak ama deneyelim:)


1) En sevdiğim renk pudra pembesi,


2) İşimi yani bilimi çok seviyorum.


3) Korku filmlerini izlemeyi seviyorum ama sonra aynaya bakmaya bile korkarım.


4)Kış aylarını sevmem.


5)Yine dünya ya gelsem yine Türkiye de yaşamak isterdim.


6) Kibirli ve kendini, eşyalarını yediklerini içtiklerini öven insanlara asla tahammülüm yoktur.


7) Resim yapmayı severim.


8) Her gün kahve içmeden edemiyorum.


9) Geçmişe takılırım ve üzerim kendimi bu özelliğimi sevmiyorum.


10) Alış veriş yapmayı severim, hediyeleri ve süprizlere bayılırım:)


11) Sevdiklerimi kıskanırım..