Günümüzde var olan
mitokondrilerin evrim sırasında, erken dönem ökaryot hücrelerinde
endosimbiyotik şekilde yerleşen aerobik bakteriler ve siyano bakterilerden
türedikleri araştırmacılar tarafından desteklenmektedir. 1970 yılında Lynn Margulis tarafından ortaya atılmıştır. Mitokondriler daime daha
önceden var olan mitokondrilerden, aynen bakterilerin bölünerek çoğalması gibi,
bölünme ile çoğalırlar. Mitokondrinin büyümesi ise membrana protein ve
lipidlerin girmesi ile olmaktadır, bu olay hücre bölünme safhalarından olan
interfaz (bölünmeye hazırlanma) sırasında devamlı olmaktadır. Mitokondri,
aslında yarı bağımsız organellerdir, DNA ve ribozimleri vardır, kendi
DNA’larında şifresi olan proteinleri sentezlerler ve mitokondrilerin DNA
dizilimleri bazı aerobik bakterilerdeki DNA dizilimine çok benzemektedir bu
özellikleri sebebiyle endosimbiyotik orjin teorisini destekler. Bu teoriye
göre; solunumla ilgili ATP üretimi de dâhil aerobik metabolizma sürdürebilen
ilk organizmalar prokaryotlardır. Mitokondriyal genom eubacterial atasal
izlerine sahiptir. Atasal prototip mt DNA’sı heterotropik kamçılı bir protozoon olan Reclinomonas americana
‘dır. Bu organizmanın mt DNA genomununun tamamı dizilenmiş ve mt DNA’larda
bulunan tüm protein kodlayan genlerin içeren 97 gene sahiptir.
Anaerobik ( oksijensiz)
ilkel ökaryotlar, sitozellerinde yaşayan bakterilerle simbiyotik bir ilişkiye
girdikten sonra, oksijenli solunum yapabilme yetisi kazanır. Pek çok bakteri
geninin “konak” ökaryotun çekirdeğine girişi ve daha ileri evrimi sonucunda,
endosimbiyotik bakterilerin mitokondrisi haline geldiği desteklenmektedir. Bu
teori yapılan filogeni çalışmaları ile de desteklenmektedir.
Evrimleşme sürecinde, büyük bir olasılıkla, mitokondriden çekirdeğe bazı
genler geçmiştir ve bu yüzden mtDNA'nın büyüklüğü ve kodlama kapasitesi düşüş
göstermiştir. Ya da mitokondride şu ya da bu nedenle ortadan kalkan genlerin
görevini çekirdekteki genler yüklenmiştir (1,2).
Evolüsyonel süreçte
bakteri genomu organel genomu haline dönüşürken orjinal bakteriyal genlerin
çoğu nükleer genoma geçmiş sadece birkaç gen organel genomunda kalmıştır.
Bundan dolayı mitokondri ve kloroplastın büyüme ve proliferasyonu hem nükleer
hem de organel genomu tarafından gerçekleştirilir. Bakterial ve mitokondriyal
genomu nükleer genomdan ayıran farklar;(3).
- Her iki genomda sirkülerdir.
- Her iki genomda katlanmış bir yapı sergilemezler.
- Her iki genomda da intron yapısı yoktur.
- Mitokondriyal mRNA’nın başına (Cap) ve sonuna (poliA) eklentiler
yapılmaz.
- Bazı mitokondriyal genom kodonları nükleer genom kodonlarından
farklı anlam taşır.
- İki veya daha fazla katlı zarları vardır ve en içteki katman hücredeki diğer zarlardan bileşim açısından farklıdır, bileşimi daha çok prokaryotik hücre zarına benzemektedir.
1)Lehinger A. Principles of Biochemistry, 2000, 3rd, Ed. Worth Publishers, Gen ve Ben, Mitokondri ppt. Pdf., New York, s;36-37. 2)Modern İnsanın Kökeni; Roger Lewin 3)Doç. Dr. Mehmet Güven,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder